27 Aralık 2011 Salı

DİBE VURDUYSAK NE OLMUŞ ELBET ÇIKARIZ...


Nerden başlasam nasıl anlatsam öyle bir duygudur ki o kaç yaşında olursanız olun en az bir 10 küsür yıl devirmişçesine olgunluk hissi uyandırır bünyede...acaba şu dünyada böyle bata çıka çelişkilerle dolu hayatını sürdürebilmeyi başarmış kaç insan vardır ki ? kim bilebir öyle değil mi...belkide yaşanılası en zor dönemdir vede kişinin duygularına düşüncelerine  bi o kadarda zenginlik katar dibe vurmak...silbaştanları olur...hayata karşı daha gerçekçi daha objektif ve sade  düşünebilmeyi öğretir kimi zaman...bir çok kez böyle dönemler atlatıldıysa eğer o yoğun negatif enerjiyi ve depresip ruh hali en aza indirgenmiş olur ... '' hayatı yaşıyorum'' ve ''bu sürecide artık anlıyorum''  vb...diyerek kendimize  böylesine pozitif düşünceler ve telkinler vermek bence en doğrusudur...

Evet aslında hiç kolay değildir çok can yakar o yaşanılanlar nerdeyse ömre zülumdur adeta..ama biyandan da hayatta ne zaman ne olacağı da hiç bilinmez öyle değil mi ? ve tabiki hayat çeşitli sürprizlerle doludur iyi yada kötü halde...ve bazen kimilerine ise hayat çok monoton ,sıradan ve basit gelebilir .işte aslında buda hayatın yaşanılan diğer yüzüdür.biz istesek te istemesek te bir yola girmişsek her şeye rağmen yaşama sıkı sıkı tutunduysak zamanı dipsiz kuyu gibi hissetiğimizde  kendimizi bırakmadan ,inatla ,hırsla ve umutla bu yolda zaman zaman dibe vurduysak ne olmuş elbet çıkar evelallah...:))

GÜZ SANCISI

Ruha güz vurmuş gözlerden yaşlar sonbahar yağmurlarıymışcasına deli deli akıp giderken bir yeni güne sabaha buruk bir acıyla merhaba denir...o güzel heyecanın yerinde karayeller eser ve kalp üşürcesine ürperti gelir cana sanki...bütün bir gece boyunca kalbin odacıklarında alkışsız güz konserleri verilmektedir sadece...usul usul duygulara dağılır yaşanılanlar azar azar sancılar başlar ...evin kokusu ,yemeğin tadı bakışlar ve anlar sadeleşir...kuru yapraklarla kaplı çıkmaz bir sokağa benzetilir herhal..sancılı bekleyişlerle devam edilir o aydınlanmak bilmeyen yalnızlık sokakları....umut çiçekleri soluvermiş cansuyuna hasret.hayallerin takati yok hiç yeniden gerçekleşmeye...

Derken alacakaranlık yavaşça yerini sarı sıcak güneşe bırakır gider...parçalı bulutları yırtarak o ışıl ışıl haleyle buz tutmaya ramak kalan duyguları birer birer ısıtarak rahatlatır kalbi...yüzde tatlı bir tebessüm belirir aniden kurutur göz yaşlarını o eşsiz sıcaklık...cana can katan kuş sesleri kulakların pasını siler adeta..bir ses daha vardır ki ömre bedeldir oda anne sesidir.o şefkatli gözlerle bi bakışı yeter ruhun mevsimini değiştirmeye...yada oda eşlik eder acılara direnmeye...annedir o varlığına canfeda yokluğunda ise geçmek bilmez yara gibi derin ve acıyan....