27 Aralık 2011 Salı

GÜZ SANCISI

Ruha güz vurmuş gözlerden yaşlar sonbahar yağmurlarıymışcasına deli deli akıp giderken bir yeni güne sabaha buruk bir acıyla merhaba denir...o güzel heyecanın yerinde karayeller eser ve kalp üşürcesine ürperti gelir cana sanki...bütün bir gece boyunca kalbin odacıklarında alkışsız güz konserleri verilmektedir sadece...usul usul duygulara dağılır yaşanılanlar azar azar sancılar başlar ...evin kokusu ,yemeğin tadı bakışlar ve anlar sadeleşir...kuru yapraklarla kaplı çıkmaz bir sokağa benzetilir herhal..sancılı bekleyişlerle devam edilir o aydınlanmak bilmeyen yalnızlık sokakları....umut çiçekleri soluvermiş cansuyuna hasret.hayallerin takati yok hiç yeniden gerçekleşmeye...

Derken alacakaranlık yavaşça yerini sarı sıcak güneşe bırakır gider...parçalı bulutları yırtarak o ışıl ışıl haleyle buz tutmaya ramak kalan duyguları birer birer ısıtarak rahatlatır kalbi...yüzde tatlı bir tebessüm belirir aniden kurutur göz yaşlarını o eşsiz sıcaklık...cana can katan kuş sesleri kulakların pasını siler adeta..bir ses daha vardır ki ömre bedeldir oda anne sesidir.o şefkatli gözlerle bi bakışı yeter ruhun mevsimini değiştirmeye...yada oda eşlik eder acılara direnmeye...annedir o varlığına canfeda yokluğunda ise geçmek bilmez yara gibi derin ve acıyan....