17 Ocak 2012 Salı

BİR SÜKUNETİN DİLİNDEN...


Bu bir imtihan mıydı... ceza mı yoksa...ağır dert miydi bütün bunlar..zararlıydı ruha o zehir zemberek sözler...sabır sabır..bin bir beddua ve bi o kadar sular seller gözler...Bir adam var ki buralarda bir yerlerde yakınımda duran ama aslında amelleriyle benden gittikçe uzaklaşan...kendinden buz gibi soğutan,hem canından kanından,yüreğimin hemde  taa anneme en yakın köşesinde bulunan ne yazıkki...ama insana en çok koyan ise hem güldürüp hem nefret ettirmeyi başarmasıymış bu hayattan...kestirip atılacak gibi değilki içteki duygular,sen boşaltırsın o doldurur büyük bir zevkle canı yakan herneyse...



Meğer Yaşa başa bakmıyormuş hiç bu işler...ağlamak ise rahatlamaya çare sadece..bir adam var ki bildiğim bir şarkı duyar ,gözleri yaş dolar..ve sonra birde bakarki aslında o şarkıdan ibaretmiş gizli saklı, acı tatlı iyi kötü ne yaşandıysa hayatında var olan. Bir nefeslik ömür şu..neye değer bu kahırlar..elindekinin ,kalbindekinin değeri bilinmez mi hiç..ne hayatlar ne insanlar var bildiğim kiminin değeri paha biçilemez...kimini toplamasam gözümde  beş kuruş bile etmez...




O bir ömürlük atılan aşk imzasının hakkını vermek varken ,acaba hangi duygulara çokça ve aslında boşça güvenerek verilen sözlerin pişmanlığı katmer katmer hissettirilir ki masum bir kadına..
Çaresizlik diz boyunu çoktan geçmiş artık...zamana yönelik umutlarla günbegün yeniden tanımaya anlamaya çalışılan ama çaba sarf ettikçe ''eee artık pess'' dedirten bir adam var bildiğim ne dost ne düşman başına...